KURUMSAL
ALİ OSMAN KESKİN Yazarın Tüm Yazıları
Evlerimize Üç GünlüÄŸüne Misâfir Olsa!...
Olmaz ya, olabileceÄŸini hayal etsek ve Sevgili Peygamberimizi evlerimize üç günlüÄŸüne misafir etsek. Acaba diyorum, neler olabilir?
EÄŸer bir gün Peygamberimiz ziyaretimize gelse. Yalnızca üç günlüÄŸüne. Hem de âniden, haber vermeden gelmiÅŸ olsa. Merak ediyorum ne yapacağımızı?
Biliyorum, en güzel odamızı kendisine tahsis edeceÄŸimizi. Böylesi Åžerefli bir Misafir’e yiyeceklerin en iyisini, en temizini, içeceklerin en güzelini sunacağımızı.
O’nu evimizde görmekten mutlu olacağımızı, O’na hizmet etmemizden alacağımız sevinci baÅŸka hiçbir ÅŸeyden alamayacağımıza da inanıyorum.
Tüm bu müspet tavırlarımıza raÄŸmen çok merak ediyorum ve düÅŸünüyorum:
O’nun evimize doÄŸru geldiÄŸini gördüÄŸümüzde, kapıda mı karşılayacağız? O güzel misafiri içeri almadan, “Buyurmaz mısınız Ya Rasulullah” demeden, kollarımızı bu mübârek misafirimize uzanmış olarak “HoÅŸ geldiniz” deyip içeri almadan önce neler yapacağımızı çok ve hem de çok merak ediyorum.
Acaba diyorum, masamızın üzerindeki bazı hoÅŸ görüntüsü olmayan gazete ve dergileri saklayıp, onun yerine Kur’an mı koyacağız?
Hâlâ açık saçık programları izlediÄŸimiz televizyonumuzun üzerini örtüyle mi kapatacak veya alelacele onu yerinden kaldırıp bodrum kattaki izbeye mi saklayacağız?
Yahut da koÅŸacak mıyız kapatmaya, O kızmadan önce? Veya O nurlu misafirin iÅŸitmediÄŸini umarak kapatacak mıyız sazlı sözlü yayın yapan radyomuzu? Yüz kızartıcı bantları izlediÄŸimiz videomuzu, geceleri çocukları uyuttuktan sonra korsan izlediÄŸimiz çanak antenleri nerelere koyup kaybedeceÄŸiz?
Oturma odamızda bulunan dolapların raflarında üst üste dizdiÄŸimiz müzik bantlarını unuttuk galiba?
Merak ediyorum. Evimize girmek üzere bulunan bu Åžerefli Misafir’in hemen girmesine müsaade edebilecek miyiz? Ya da saÄŸa sola mı koÅŸturacağız? Yahut da “Biraz bekler misiniz?” diyerek, O’nu kapımızın önünde mi bekleteceÄŸiz?
Merak ediyorum. EÄŸer Peygamberimiz birkaç gününü evimizde geçirmiÅŸ olsa, alışılagelen yaptıklarımıza devam mı edeceÄŸiz? Her sabah gün doÄŸuÅŸuna veya kaba kuÅŸluÄŸa kadar uyuyabilecek miyiz? Her zamanki gibi gece saat birlere, ikilere kadar uyanık kalıp, sabah saat sekizlere, dokuzlara kadar deliksiz uykularımızı sürdürebilecek miyiz?
Ailemizle yine kavgalı ortamı, gürültülü geçen savaÅŸ ortamını sürdürebilecek miyiz? Yoksa birkaç gün sonra Åžerefli Misafirimizden sıkılmaya, daralmaya mı baÅŸlayacağız?
Merak ediyorum. Hiç yüzümüzü asmadan tüm aile fertlerimizle birlikte her vaktin namazını kılabilecek miyiz? Sabah, yatağımızdan büyük bir coÅŸku ile fırlayıp sabah namazı hazırlığını yapabilecek, niÅŸanlanma çağına gelen kız ve erkek çocuklarımızı yataklarından uyandırabilecek miyiz?
Veya Åžerefli Misafir’in abdest suyunu dökerken, öbür odada 15 yaşına gelmiÅŸ, ancak secde yüzü görmemiÅŸ oÄŸlumuzu nereye saklayacağız?
Yoksa birkaç günlüÄŸüne otele veya akrabalarımızın evine mi göndereceÄŸiz?
Merak ediyorum. Alıştığımız günlük hayat seyrimizin kontrolümüzden çıktığındaki acı ve gülünç halimizi. Gazete bayii, günlük takip ettiÄŸimiz gazeteyi kapıdan uzattığında ne yapacağımızı? Müslüman bir sahabe hanımın kıyafetine dokunan Yahudilere karşı savaÅŸ baÅŸlatan misafir Peygamber’in yanında o müstehcen gazeteyi okuyabilecek miyiz? Veya Åžerefli Misafirimiz, “Nedir o kâğıt parçaları?” derse, cevabımız ne olacak?
Acaba diyorum, Peygamberimizi de yanımıza alarak, gitmeyi planladığımız yerlere götürebilecek miyiz? MisafirliÄŸine gittiÄŸimiz ailenin 17 yaşındaki dekolte kıyafetli kızı karşımıza çıkarak misafir kabul salonunda “Siz ne alırdınız?” sorusuna karşı tavrımızı cidden merak ediyorum.
Acaba diyorum, misafirliÄŸe gittiÄŸimiz yerde üç-beÅŸ saat boyunca yemek masasında, kahve içerken, konuÅŸmalarımız, gülüÅŸmelerimiz, günlük mevzularımız devam edebilecek mi? Yoksa nutkumuz mu tutulacak? Yahut bir an evvel Åžerefli Misafiri evimize getirip O’nu istirahata mı alacağız?
DüÅŸünüyorum. Hem de gözlerimle görmüÅŸ gibi düÅŸünüyorum. Birkaç günlüÄŸüne evimize misafir olarak gelmiÅŸ olan Peygamberimize 24 saatimizi nasıl geçirdiÄŸimizi göstermemizi.
“Günaydın” diyerek evimize giren oÄŸlumuzu, yarım etekle, sıkma pantolonla arabadan inen genç kızımızı. “Bunda bizim suçumuz yoktur Ya Resulallah” diyerek ölüp ölüp dirilen anne ve babaları.
DüÅŸünüyorum, Peygamberimiz evimizde otururken, evimize gelecek aile misafirlerimizi. Peygamberimizin evimizde olmadığını hesaba katarak gelenleri, giriÅŸlerini, konuÅŸmalarını, görüntülerini...
Evet, evimize sadece birkaç günlüÄŸüne misafir olarak gelecek olan Peygamberimize karşı sergileyeceÄŸimiz tavırlarımızı merak ediyorum.