KURUMSAL
CUMALİ AKPINAR Yazarın Tüm Yazıları
SAÄžLIK PERSONELÄ°
ÇOCUKLUÄžUMUZ KÖYDE GEÇTÄ° BÄ°ZÄ°M
Kışları diz boyu yaÄŸan karlar ile yazın kavurucu sıcağı altında geçti bizim çocukluÄŸumuz. Ne bahar aylarının bol ve bereketli yaÄŸmurları sonrası sokaklarımızda oluÅŸan çamurlar engel oldu o güzel oyunları oynamamıza, nede son baharda yediÄŸimiz ayazlar engelleye bildi harmanda oynadığımız oyunları…
ÇeÅŸitli nedenlerle köylerimizden ayrılıp ÅŸehirlere yerleÅŸen Köylülerimizin çoÄŸunun çocukluÄŸu da köyde geçti. Bu Köylülerimiz ÅŸehirlere yerleÅŸtikten sonra burada dünyaya gelen gençlerimiz köyde ki çocukluk hayatını bizler gibi yaÅŸama imkânına sahip olamadılar.
Köy hayatının kısıtlı imkânlarına ve zor ÅŸartlarına raÄŸmen çocukluÄŸunu köylerde yaÅŸayan insanları ben ÅŸanslı olarak görüyorum. Çünkü Köy ortamının sunduÄŸu o sıcak ve samimi ortamlarda çocukluÄŸunuzu geçirmek, sizlere ömrünüz boyunca özlem duyacağınız ve bir daha yaÅŸayamayacağınız güzellikler sunar.
Çocukluk dönemi deyince akla en çok gelen ÅŸeylerden biri de bu dönemin oyunları vesilesi ile oluÅŸan neÅŸeli, sıcak ve samimi ortamlardır. Çünkü Köylerde çocukken oynanan oyunlar toplu ÅŸekilde oynanır. Bu durum, çocukların bir birleri ile olan diyaloglarını daha da artırır ve sosyalleÅŸmelerine de katkı saÄŸlar.
Gulle(misket), top, çellik, taÅŸ devirme, uzuneÅŸek, üçtaÅŸ, dokuztaÅŸ, körebe ve saklambaç gibi oyunlar, çocukluk dönemimizin oyunlarından aklıma ilk gelenleri oldu. Harmanda top oynarken, top sahanın dışına çıktığında genellikle çaya kadar giderdi. Oyunun heyecanı ve çocukluÄŸun verdiÄŸi enerji ile koÅŸarak harmandan çaya kadar topun peÅŸinden iner ve hızlıca tekrar çıkardık. Ä°kindi vaktinden sonra baÅŸlayan maçlar hava iyice kararıncaya kadar devam ederdi. Yorulmak nedir bilinmezdik. Bu maçlar ilerleyen zamanlarda okulların avlusunda da oynandı. Ancak harmanın yeri baÅŸkaydı.
Okul saati bitince ve hafta sonları çocukluÄŸumuzun gözde oyunlarından biri de gulle(misket) oyunuydu. Özellikle hafta sonları güneÅŸ kendini göstermiÅŸ ve karlar erimiÅŸ ise sabahtan akÅŸama kadar gulle oynadığımız olurdu.
Biz Ä°lkokulda iken öÄŸretmenler köyümüzde ikamet ederdi. ÖÄŸretmenlerimiz Cuma günleri hafta tatiline girerken derslerinize iyi çalışın diye öÄŸrencileri tembihlerdi. Ancak hafta sonunu bütün öÄŸrenciler iple çekerdi. Çünkü oyunun çekim gücü bizlerde ki ders çalışma duygusunu bastırırdı. Tumsa baÅŸta olmak üzere sokaklar oyun oynayan çocuklar ile dolardı.
Gulle oynarken öÄŸretmenlere de yakalanmamak gerekiyordu. Yoksa gullelere öÄŸretmenlerimiz tarafından el konduÄŸu gibi bu iÅŸin bir de pazartesisi vardı. O dönem babalarımızın öÄŸretmenlerimize ‘eti de sizin kemiÄŸi de’ dediÄŸi dönemlerdi. Tabi burada öÄŸretmenlerimiz de ailelerimiz de iyi bir eÄŸitim almamızı istedikleri için bu ÅŸekilde söylerlerlerdi.
Çellik’te en çok oynanan oyunlar arasında yer alırdı. Bunun yanında lastik(teker) yuvarlama, çember sürme oyunları da bu dönemde ilgiyle oynanırdı.
Çocukluk dönemimizde çok fazla oyuncaÄŸa sahip olamazdık ama eldeki imkânları oyuncaÄŸa dönüÅŸtürme konusunda da mahir sayılırdık. Lastik ayakkabıları kullanarak traktör ve onun römorkunu yapar, Plastik kapaklardan yaptığımız arabalar ile oynar, tahtadan yaptığımız kızaklar ile saatlerce kayardık.
O güzel günleri yaÅŸayan çocukların sayısı köylerimizde azaldı artık. Bu durumun ortaya çıkmasının köyden kente göçün artması, deÄŸiÅŸen hayat ÅŸartları gibi deÄŸiÅŸik sebepleri bulunuyor. Köyümüzde çocukken yaÅŸadığımız bu güzellikler bizlerin zihninde ömrümüz boyunca unutamayacağımız tatlı bir hatıra olarak kaldı.
Çocukluk dönemimizi bir yazıya sığdırmak tabiki mümkün deÄŸil. Ancak bu yazıyla, çocukluk dönemimizin güzelliklerini bir süreliÄŸine de olsa zihninizde canlandırmış olmayı umuyorum.