KURUMSAL
CUMALİ AKPINAR Yazarın Tüm Yazıları
SAĞLIK PERSONELİ
BEREKETLİ BİR KIŞ YAŞIYORUZ
Son yıllarda küresel ısınmaya bağlı olarak, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de yağış oranları azaldı. Bu durum ise yer altı sularında azalmalara neden oldu. Yağış oranlarının azalması ile birlikte tarım ürünlerinde ki verimde düştü.
Yine böyle kurak bir kış geçiriyoruz derken ülkemizin tamamında etkili olan yoğun bir kar yağışı herkesi sevindirdi. Çünkü kar demek, bolluk ve bereket demekti.
Yağış oranlarında ki düşüşe bağlı olarak yaşanan su kaynaklarında ki azalmalar, geçim kaynakları tarım ve hayvancılığa dayalı olan Yavuzlar ve Gazi Köylülerimizi de yakından ilgilendiriyor. Gazi Köyde'ki buğday tarlalarından yeterince verim alınabilmesi ve otlakların verimli olması için bu topraklara mevsiminde yeterince yağış düşmesi gerekiyor. Yavuzlar Köyümüzde ise, Köylülerimizin temel geçim kaynağını oluşturan kayısı ağaçlarına yaz mevsiminde yeterince su verilmesi gerekiyor.
Kayısı ağaçlarının su ihtiyacı eskiden olduğu gibi yeraltı su kaynaklarından karşılanmıyor. Bu ihtiyaç son 10 yıldır Gök Pınar Kanalından karşılanıyor. Sivas’ın Gürün İlçesinde çıkan bu suyun kaynağında meydana gelen azalmada yine bu bölgeye düşen yağış miktarında ki azalma ile ilgili. Son yıllarda yaşanan kuraklıklar bu kanaldan faydalanan bir çok çiftçinin zihninde, Gök Pınar kanalından su verilmesinde kısıtlamaya gidilirmi türünden sorular oluşmasına neden olmuştu. Bu sene yağan kar, bu noktada herkesin gönlüne su serpti diyebiliriz.
Yavuzlar ve Gazi Köyümüzde olduğu gibi geçimi tarım ve hayvancılık üzerine kurulu olan tüm çiftçileri doğrudan etkileyen yağmur ve kar gibi Allah’ın rahmeti olarak gördüğümüz yağışlar sadece bizleri değil doğada yaşam mücadelesi veren tüm canlıları yakından ilgilendiren bir durumdur. Yokluğunda yakındığımız bu durum, Allah rahmetini gönderince sevince dönüşüyor. Tabi yağmur ve kar olarak yeryüzüne inen bu yağışların iniş süresi uzayıp miktarı artınca insanlar için zahmete de dönüşebiliyor. Bu zahmetin üzerimizde ki etkisini yine biz insanların aldıkları tedbirler belirliyor.
Mesela günler öncesinden kaç gün yağacağı belli olan kar yağışına karşı gücünüz nispetinde, imkânlarınız oranında gerekli çalışmaları yapıp tedbirlerinizi almazsanız bu zahmet külfete dönüşüyor. Gerek tarım alanlarında ki sulamayı birebir ilgilendiren, gerekse içme suyu için özellikle barajların doluluk seviyesini belirleyen bu yağışların, medya organları tarafından bizlere sunulurken yapılan yanlış yakıştırmalarda dikkatimizden kaçmıyor.
“Beyaz esaret, Beyaz Kâbus, İstanbul kara teslim, Türkiye’nin doğusu kara teslim oldu” gibi ifadeleri kastediyorum. Büyüklerimizin söylediği bazı sözler vardır kulağımıza küpe olması gereken. Bunlardan biri de ‘Kış kışlığını yapacak ki, yazda yazlığını yapsın’ Yani kışın yeterince yağış düşerse topraklarımıza yazında ürünlerimize bu durum bolluk ve bereket olarak yansır.
Yağış miktarının fazlalığını bizler felaket olarak görmek yerine tedbirlerimizi artırmalıyız. Alt yapı çalışmalarınız yeterince ve doğru bir şekilde yapılmış ise ve kar yağışı esnasında üst yapı çalışmalarınız(karla kapanan yolların tuzlanması ve kar kürümesi yapan araçların bu yolları zamanında açması gibi) yapılmış ise bu zahmeti en aza indirirsiniz.
Böylece Allah’ın rahmetine bilinçli veya bilinçsizce yakışıksız yorumlar yapılması yerine, bu yağışların Allah tarafından gönderilen bir Rahmet ve Bereket olduğu idrak edilmiş olunur. Tıpkı, Araf Suresinde yegane Rahmet sahibi ve Rahmetin kaynağı olan Allah(c.c)'ın bildirdiği gibi:
"(Yağmur) Rahmetinin öncesinde rüzgârları bir müjdeci olarak gönderen O’dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp (tonlarca su buharı) yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir yerleşim bölgesine sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de, böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız.... Herhalde düşünüp ibret alırsınız (diye bunları anlatmaktayız.)" (Araf Suresi 57. Ayet)